Zaman değişim dönüşüm kabul getirirken artık kendi gerçekliğini ortaya koyma zamanıdır Aynı bir lotus çiçeği gibi defa kereler açılıp doğarak yine yeniden şekil alma zamanıdır. Uzun zamandır bir süzgeçten geçirdiğim yaşamım başkalarının beklentilerinden uzaklaştı kendi hayallerime paralel bir çizgiye yaklaştı. Kendim ve yakın çevremde de gözlemlediğim böyle sancılı bir şekillenme süreciydi. Ama tıpkı bir tünel sonunda parlayan ışık gibi umuda sarıldık sarılmalıyız.

2014 YANG AĞAÇ ATI ŞAHA KALKTI… Evet değişimin hızlı olduğu; bu yüzden de yorucu olan bir yılı geride bıraktık. Geçen yıl seminerimde de söylediğim gibi;2013 gerçekten de vedalaşma senesi oldu. Bu bırakış; kimi zaman bizi körelten huylarımıza, kimi zaman taşıdığımız gereksiz yüklere veda oldu. Ne yazık ki bazen de en sevdiklerimize…

YENİ YIL 2013 SU YILAN YILI Son birkaç haftadır 40 yaşa merhaba demem; yeni yılın telaşı, öncesi sonrası; işler, yazılar derken verdiğim ara uzunca bir süreymiş gibi geldi. Masanın başına geçtiğimde ilk heyecanım; bu yazıda artık gelecek olan senenin enerjilerini anlatacak olmamdı. Çok garip gelebilir ama ben de her işte olduğu gibi yeni yıla hazırlık yapıyorum.

Çin astrolojisinde hem güneş hem de ay takvimi kullanıldığı için yeni yıla giriş tarihi ya Ocak ya da Şubat ayına denk gelir. Bu yıl Tavşan yılına 3 Şubat tarihinde girilecek, 22 Ocak 2012 de bitecek. Feng shui, düzenli, sade ve temiz evleri sever. Bu yüzden Çinliler yeni yılı bazı ritüellerle karşılarlar. Bir kaç gün öncesinden ev deki tüm fazlalıklar, kullanılmayan eşyalar atılır, ev yeniden düzenlenir, temizlenir.

Artık yavaş yavaş kış yüzünü gösteriyor. Günlerin kısalması, hava koşulları, trafik derken insanlar daha çok evlerinde vakit geçiriyor. Ben de şehir dışında yaşadığım için kış boyu dostlarımı evimde ağırlama fırsatım pek olmuyor. Bahara kadar kapanışı yapmak ve kışa merhaba demek için bu hafta kalabalık bir dost meclisini evimde keyifle ağırladım. Sohbet, çay, kahve, cici mamalar derken yine konu, yaşam, Feng Shui, enerjiler ve evlerimize geldi.

Keyifle başladığım bir Pazar sabahı; bahçede mükellef bir sofranın kuytusunda; kışın ilk nefesi ve sonbaharın renkleri ile gülümsüyorum.Aklıma bu rengârenk doğada her türlü zıtlığın içinde ne büyük bir uyum olduğu geliyor. Masadaki tatlar bile farklı hatta zıt ama uyumlu… Bütün bunları düşünürken bu haftaki yazımın yin ve yang üzerine olmasına karar veriyorum.

Hayatın en büyülü dönemi; aileye minik bir üyenin katılması ile başlar. Evinize neşe ile gelen haber bir anda ışığınızı değiştirir. Peki, bu değişimin; ailenize ve bebeğinize uygun bir ortam yaratması için evinizde neler yapabilirsiniz?

Elbette her rengin tadını çıkarmalı hepsine biraz dokumalıyız. Ama bazen bazıları ön plana çıkmalı... Baharın kokusunun bizi sardığı bugünlerde sanırım sizler de benim gibi kelebek modundasınız. Uzun zamandır şehir dışında yaşadığım için doğanın uyanışlarını ilk ben fark ediyorum. Elbette bu çok güzel ama ne yalan söyleyeyim doğayla iç içe olmak bile; denizin kokusunun, vapurda simitle çayın yerini tutmuyor

Kua sayınızı tespit etmek Feng Shui ‘ de kendiniz ile ilgili ilk adımınızdır. Doğum tarihinizden yola çıkarak, yapılan bir hesaplama sonucunda, kişisel enerjilerinizin olumlu geldiği 4 tane pusula yönünüz tespit edilir.

Çinliler Güneş takvimi ile Ay takvimi arasındaki farklılıklar nedeniyle her yıl, başka bir günde yeni yıla girerler. Sene başı Ocak ayı sonu ya da Şubat ayı başında bir güne denk gelir. Bu yıl 2012’yi 23 Ocak’ta karşılayacaklar.

İnsanın evrene gösterdiği uyum, onunla olan paslaşması ve aradaki alışverişin akıcılığı, yaşam kalitesini etkiler. Aslında bu da bir çeşit iletişimdir. Yani evrene verdiğiniz ve ondan aldığınız mesajlara hâkim olmalısınız. Çünkü yaşayacaklarınız ondan ibarettir. Peki, nasıl bir dil kullanıyorsunuz. Ve Feng Shui bunun neresinde?

Hayatı nasıl görüyorsunuz? Hala dün gibi mi? Bir fark yaratamadığınızı mı düşünüyorsunuz? Son zamanlarda yoğun olarak bugünün dünden farklı olması gerektiğini düşünüyorum. Sanırım 40 yaş sendromu böyle bir şey? Yaptıklarımız yapamadıklarımız, özlediklerimiz kurtulmak istediklerimiz hep bir dönüm noktasında aklımıza gelir takılır… Mış gibi yaşamlar bir süre sonra yük olur ağırlığı altında ezilir kalırız.